Gel ey saadet ülkesinin seyyidi
deveye aşkı öğreten
kütüğün hasretinden inlediği
taşların, ağaçların, kuşların
selâm vermek için dile geldiği
huzurunda dillerin çözülüp
taş kalplerin eridiği
ey ülfetin çeşmesi
varlığı aşkın sebebi
hatta ta kendisi
ah, sevgili
yunus’un çilesi senin içindi
kuss bin saide’nin hutbesi
ka’b bin züheyr’in kaside-i bürdesi
imam busirî’nin mersiyesi
fuzûlî’nin su kasidesi
muhammed sûresi, fetih sûresi, kevser sûresi
hep sana söylendi
mecnun çöllerde aradı seni
ferhat dağı sana ulaşmak için deldi
mevlânâ şems’i
romeo jüliet’i
mem zin’i
seni zannederek sevdi
gel ey
gelişi âb-ı hayât
gidişi kıyâmetin diğer ismi
ey düşmanına cehennem
dostunun cenneti
denizin incisi, dağın zirvesi
toprağa tohum, göklerin son meyvesi
sevgililer sultânı, efendiler efendisi
sevgili
Gel ey leylâ bu can sana kurban bil
Gözlerime öyle bakma canan bil
Sensizliğe dayanamam bilirsin
Gidişini ölümüme ferman bil
Gölgelerin uzadığı vakit gel
Ve seheri dertleşmeye zaman bil
Niyazında dostlarını unutma
Dostlarındır seni her gün anan bil
Özlemekten konuşan dil lal oldu
Ayrılığındır âteş-i suzân bil
Gel ey leylâ bu can sana kurban bil
Gözlerime öyle bakma canan bil
bir gece vakti ağlayarak uyandığımda
sesini aradım kulağımda
ellerini yanağımda
sabah namazlarında,yatsı namazlarında
gümüş ikindilerinde sen vardın memleketimin
öğlende,akşamda
kuşluk vakti şarkılarında
gece vakti ağlayarak uyandığımda
sesin yankılanırdı bir ninni gibi kulağımda
elimle yoklardım dizlerini başucumda
geliversen yadında bulurdun
adın zimmetliydi dudaklarımda
ey dertlere derman olan gönül derdi
yaralarımın merhemi
gel ey bin pare gönlümün vefakar yari
aziz sevgili
baharın renkleri
yılın mevsimleri
coğrafyaların tüm iklimleri
senden bir haber taşıyor
ey tufanın Nuh Peygamberi
Nuh’un gemisi
gemiye yol gösteren dostluk güvercini
o güvercinin taşıdığı bereket simgesi
Evsle Hazreç, Ensarla Muhacir’in arasındaki kardeşlik iksiri
ey candan öte canandan ileri
uğruna ölünen güzeller güzeli
sevgili
gel ey
Mekke’nin Muhammed’i
Medine’nin Ahmed’i
Mısır’ın Amr’ı
Kudüs’ün Ömer’i
sonra Selahaddin’i
İspanya’nın Abdurrahman’ı
İstanbul’un Fatih’i
sevgili
gelsen de bir görsem seni
ey sevgili
kucaklasam doyasıya
sarsam seni
ey sevgili
kalbimi sen doldursan ki
sevsem seni
ey sevgili
Hani melekler sormuştu Rabbimize:
-"Senin en sevdiğin kulun oyken, neden onu bu kadar ızdırapla imtihan ediyorsun?"
-Hem yetim, hem öksüz, hem kimsesiz…
Ne buyurmuştu Rabbimiz?
Kimseye güvenmesin, hep benden istesin,
Hep benden istesin...